Ankara Escort

İnsan doğduğu andan itibaren öğrenmeye açık bir varlıktır. Ki bu öğrenim durumu ölene kadar devam eder. Bu duruma yaşayışı ve yetiştirilme tarzı da eşlik eder. Her yıl büyümek ile fıtratı gereği maddi olarak olgunluğa yol alırken, yaşamdan gelen

İlişkide yaş farkı önemli mi

öğretiler ile de manevi olarak bir büyüme kazanılır.

İnsan ilişkilerinde yaş farkı önemli mi sorusu için aynı ya da büyük oranda yakın bir bakış açısı ve düşünce yapısına sahip olması anlamında önemlidir denilebilir. Ancak bu noktada çeşitli sebepleri ele alarak incelemek ve bu durum bazında yaş konusunu ele almak yerinde bir adım olacaktır. Öyle ise ilişkilerde yaş farkı önemli mi sorusunu detaylı olarak belirtmeye devam edilsin.

İlişkilerde yaş farkı çok önemli mi

Yaş farkı meselesi denildiğinde genellikle halk nazarında öyle alışılmış olduğu için, erkeğin yaş olarak daha büyük ve kadının yaş olarak küçük olduğu akla gelir. Bu her ne kadar yine halk nazarında ‘erkekler geç olgunlaşır’ şeklinde tabir edildiğinden ötürü olsa da bazen kadının da yaş olarak büyük olduğu birliktelikler de söz konusu olabilir. Her iki durumda eğer anlaşma söz konusu ise normal bir birliktelik olabildiği gibi ilişkilerde yaş farkı olmayabilir. Bu da yine uyum var ise normal bir birliktelik sayılır. Dolayısı ile yaş konusu ilişkilerde yaş farkı önemli mi şeklinde bir soru olarak ele alındığında yaş ile çeşitli konulardan da bahsetmek gerekecektir. Aksi halde önemli ya da önemsiz olduğu söylenmesi sabit fikirlilik olur.

İlişkilerde yaş farkı önemi

İlişkide yaş farkı önemli mi

İlişkilerde yaş konusu, başlı başına ele alınır ise hatalı bir yaklaşım olur. Ancak yine de bazı tutucu fikir sahibi olanlar mutlaka vardır. Öyle ise bu hususta cevap olarak denilebilir ki; erkeğin kadından büyük olduğu ve bu yaş farkının ise en çok 3 – 4 yaş ile sınırlı kaldığı bir farkın ilişki için ideal bir yaş olduğu, yapılan araştırmalar neticesinde belirtilmiştir.

Benzer şekilde hayat yaşamış kadın ve erkek arasında, fıtratları daha farklı işlediği için erkeklerin büyük olması bu bakımdan idealdir. Ancak bu hususta farklı konularda işin içine dahil olarak ilişkide yaş farkı önemli mi sorusuna hayır cevabını da verdirebilir. Örneğin hayat boyunca kazanım sağladığı tecrübeler ya da acı olaylar ile bir insan biyolojik olarak her ne kadar küçük de olsa büyük bir bakış açısı kazanmıştır. Ve karşılaşacağı sorunlar karşısında daha dik durabilir. Ancak el bebek gül bebek yetişmiş bir insan ise yaşı ne kadar büyürse büyüsün kolay pes edebilir bir yapıda olacaktır. Bu bakımdan yaş konusuna yaşayış, tecrübe, yetiştirilme tarzı gibi konularında etki ederek önemli mi değil mi ayrımını yapmak size kalacaktır.

Âşık olacağınız zamanı dakikalar, saatler, tarihler ile belirleyemediğiniz gibi kendinizden yaşça büyük birine âşık olmak ya da olmamak da öngörülebilir bir durum değildir. Birine âşık olmadan önce ona yaşını sormazsınız, çünkü böyle bir durumda sizin için bunun önemi yoktur. Birine karşı hissettiğiniz şeyler onun sahip olduğu sayısal değerleri ortadan kaldırır. Bu sadece yaş için geçerli değildir, birine aşık iseniz onun ne boy uzunluğunun önemi kalır ne kilosunun ne cebindeki paranın ne bel ölçüsünün ne de small large giymesinin… 

Aşk rakamların değerini soyutlar ve sadece hislerinizin büyüklüğü değer kazanır. Önemli olan karşınızdaki kişinin yaşı kaç olursa olsun kafalarınızın uyuşabilmesi, saatlerce sıkılmadan paylaşabilecek çok fazla ortak konuların konuşulabiliyor olması ve karşılıklı bir sevgi bağının oluşmasıdır.

Kendinden Yaşça Büyük Birine Aşık Olmak Doğru Mudur?

Âşık olmanın doğrusu yanlışı diye bir ayrımı olmaz. Yaşadığınız her şey size tecrübe kazandırır. Birinin yaşça büyük olması âşık

Yaşça Büyük Birine Aşık Olmak

olmanıza engel de değildir, yanlış da değildir. Fakat kendinden yaşça büyük birine âşık olmak toplumun ahlaki değerleri sebebiyle bazen bastırılabiliyor ya da hoş karşılanmayabiliyor. Bir kadının kendinden yaşça büyük birine âşık olması normal kabul görülürken, bir erkeğin kendinden yaşça büyük bir kadınla birliktelik kurması ne yazık ki toplumsal eleştirilere maruz kalabiliyor. Âşık olurken bile cinsiyet eşitsizliği ile yüzleşiyor olmak acınası bir durum doğrusu.

Kadınlar Neden Kendinden Yaşça Büyük Birini Daha Fazla Beğenirler?

Aklı başında, daha olgun erkekler bazı kadınların daha çok ilgisini çeker. Bunun altında yatan sebepler kadının aile kurma isteğinin fazla baskın olması ve bunu da genç erkeklerde bulamaması, kendinden

Yaşça Büyük Birine Aşık Olmak

yaşça büyük erkeğin daha fazla hayat tecrübesine sahip olması, fikir danıştığında daha net dönüşler alabilmesi, kendinden ve isteklerinden daha emin bir yapıya sahip olmasından kaynaklı olabilmektedir. Kendinden yaşça büyük birine âşık olmak, kadınların kıskanç olan genç sevgililerinden fazlasıyla sıkılmış olmasından, kendini yaşça büyük birinin yanında daha güvenli ve huzurlu hissetmesinden tercih ediliyor olabilir.

Yaşça Büyük Biriyle Anlaşmak Zor Mudur?

Biriyle anlaşmak için illaki o insanla aynı yaşta olmak gerekmez. Kimi zaman bir çocukla çocuk oluruz, kimi zaman da elinde bastonlu dedelerimiz ninelerimiz ile dertleşebilen bir dost. Anlaşmak tamamen kişilerin karakter yapısına, kafalarının uyuşmasına ve ne kadar istekli olduklarına bağlı olarak gelişmektedir. Her insanın hayatında mutlaka karşısındaki ile bir ortak nokta bulacağı yaşanmışlıkları vardır. Bu nedenle kendinizden yaşça büyük biri ile anlaşmak zor değildir, sizden daha fazla hayat tecrübesi olan bir insan olduğu için o sizi daha iyi yönlendirebilecek, problemleri büyütmek yerine çözmek için uğraşacak ve anlaşmak daha kolay olacaktır. 

İletişim Nedir?

İletişim, insanların beraber yaşamasını kolaylaştıran ve sosyal ağın oluşmasını sağlayan önemli bir unsurdur. Hiçbir insan

İlişkilerde Doğru İletişim ve Davranış

iletişim kurmadan yaşayamaz. İletişim derken sadece konuşmaktan bahsedemeyiz elbette. Jest, mimik ve beden dili aracılığıyla da iletişim kurmak mümkündür. Boş bir sahilde yürüyüş yaparken karşınızdan gelen hiç tanımadığımız biriyle konuşmadan yan yana geçip gidebilirsiniz. Bu durum iletişim kurmadığınız anlamına gelmez. Başınızı öne eğip sessiz bir şekilde yolunuza devam etmeniz, karşı tarafa ‘Seni yeteri kadar tanımıyorum. Bu nedenle göz teması kurmak istemiyorum.’ gibi bir şeyler demeye çalışmış olabilirsiniz. Yani tavırlarınız bunu gösterir. Bu da iletişimin gizli yöntemlerinden biridir. Kayıtsız kalmak bile görüldüğü üzere iletişim yerine geçmektedir. İletişimden uzak duramadığımızı gördüğümüze göre artık ilişkilerde doğru iletişim ve davranış hakkında konuşabiliriz.

Doğru İletişim Nasıl Kurulur?

Hızlı yaşamaya alıştığımız bugünlerde en çok yaşadığımız sorunlardan biri, iletişim eksikliği ya da yanlış kurulan iletişimdir. Özellikle ikili ilişkilerde doğru iletişim ve davranış, ilişkinin yönünü tayin eden önemli bir noktadır.

Karşımızdaki insanla bir şekilde iletişim kurmak elbette mümkündür fakat doğru iletişim önce karşımızdaki kişiyi tanımakla başlar. O anki bulunulan ortam, karşımızdaki kişinin ruh hali, kişiliği ya da beklentileri iletişimde izlenilmesi gereken yolu gösteren ipuçlarından bazılarıdır. 

Verdiğimiz örnekler doğrultusunda iyi kurulamayan bir iletişim, mevcut ilişkinin genel olarak bozulmasına yanlış anlaşılmalara veya tatsızlığa sebep olabilir. Bu noktada ilişkide doğru iletişim ve davranış sergileyebilmek, eşinizin ve kendinizin daha kaliteli bir ilişki içinde olmasını sağlayacaktır.

İletişim eksikliği

İlişkilerde Doğru İletişim ve Davranış

İlişkilerde yanlış kurulan iletişim kadar iletişim eksikliği de insan ilişkilerini bozan en önemli faktörlerden biridir. Aynı evi paylaştığınız ya da duygusal olarak bir yakınlık içinde bulunduğunuz kişiden olabildiğince uzak kalmak, yani iletişim eksikliği yaşamak, ortak bir paydada buluşmayı engeller. Ataların dediği gibi “Tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış.”  misali sessizlik içine bürünen taraf, iletişimi kopardığı andan itibaren çözümden de bir o kadar uzaklaşmış olur. Kendinizi ifade etmediğiniz takdirde karşı tarafın duygu ve düşüncelerinizden haberi olmayacak ve bu durum eşler arasında uçurum oluşturacaktır. Dolayısıyla ilişkide doğru iletişim ve davranış göstermek adına iletişim eksikliği, eşler arasında olmamalıdır. Karşı tarafı tanıyarak onun anlayabileceği bir dilde ve sakin bir şekilde anlatılmak istenen her neyse karşı tarafla paylaşılmalıdır. Sağlıklı iletişimin en önemli ve birinci aşaması olan bu kısım geçildikten sonra ilişkinin gidişatı çok daha sağlıklı bir şekilde ilerleme fırsatı yakalar. Örneğin, ev içinde paylaşılması gereken sorumluluklar konuşulup eşler arasında adil olarak paylaştırılabilir. Eşlerin bu konuyu konuşmayıp sessiz kalmaları, var olan bir sorunun çözülememesi anlamına gelir. Bunun için iletişim eksikliği ikili ilişkilerde çok dikkat edilmesi gereken ve ilişkinin temelini oluşturan bir konudur.

Fiziksel Özellik

Bir insanı dikkat çekici kılan ilk koşul o kişinin fiziksel özellikleridir. İnsanlar, öncelikle görsel açıdan fikir yürütmeye uygun

İlişkilerde Dış Görünüş

varlıklardır. Duygu ve düşüncelerin ya da karakter özelliklerinin gözle görülemez olması insan algısını öncelikle fiziksel özelliklere yönlendirir. 

Karşımızdaki kişinin dış görünüşü, onun hakkında bir fikir edinmemizi sağlar; karşı tarafa ilgi duymamızı ya da karşı taraf hakkında olumsuz yargılara kapılmamıza sebep olabilir. Bazen bu durum yanıltıcı olsa da ilk izlenim açısından fiziksel özellik çok önemlidir.

Özellikle günümüzde internet ortamında sosyal paylaşım siteleri sebebiyle fiziksel özelliklerin önem kazanması, ilişkilerde dış görünüş algısını daha da güçlendirmektedir. 

Dış Görünüş ve Toplum 

Toplum kuralları gereği bakımlı ve temiz olmak her zaman dikkat çekicidir. Dış görünüşünüze dikkat etmeniz, bulunduğunuz ortamda saygı görmenizi sağlayabilir.

Bunun için sadece ikili ilişkilerde değil, toplum içinde de dış görünüş çok önemlidir. Örneğin, bir iş görüşmesine gittiğinizi düşünün. Kıyafetleriniz, saçlarınızın derli toplu olması, giydiğiniz ayakkabı ya da taktığınız herhangi bir aksesuar sizi karşı tarafa özenli ve düzgün bir kişilik olarak yansıtabilir.  Bu da tercih edilmenizi sağlayabilir. 

Dış Görünüşün İlişkiye Katkısı

Yukarıda verilen örnekteki aynı durum, ikili ilişkiler için de geçerlidir. İlk izlenim karşı tarafın dikkatini çekebilmek adına çok önemlidir. Fiziksel olarak doğuştan gelen özelliklerimizin yanında bakımlı ve şık olmak, karşı cinsin ilgisini fazlaca çekecektir.

Geçmiş zamanlarda bir ilişkinin yürüyebilmesi için sadece ruhsal güzelliğin önemli olduğu kanısı yaygındı fakat şimdilerde bu algı ilişkilerde dış görünüş güzelliği ile yer değiştirmiş durumdadır. Elbette sağlıklı bir ilişkide manevi açıdan uyum sağlayabilmek, o ilişkinin ilerleyebilmesi için çok önemlidir fakat ilişkinin başlarında tensel çekim ya da göz zevki açısından insanların karşılıklı olarak birbirlerini beğenmeleri, ilişkinin başlamasını tetikler. Bu durum uzun zamandır birbirini tanıyanlar için pek de geçerli değildir ama ilk görüşte aşka inananların hissettikleri aslında karşı taraftaki dış görünüş güzelliğidir. 

İlişkilerde Dış Görünüş

Ne olursa olsun sağlıklı bir ilişkide partnerlerin birbirini keşfetmesi, tanıması ve birbirleriyle doğru iletişimde bulunması; ilişkinin sağlam temeller üzerine oturmasının en önemli şartıdır. Yetiştirilme tarzı, eğitim düzeyi, kişiliklerin örtüşmesi, ortak zevkler ya da ortak sorumluluklar gibi konularda uygun olabilmek ilişkiyi güçlü kılar ve ilişkinin devam etmesini sağlar. Bu demek değildir ki dış görünüş önemsizdir. Eğer ilişkilerde dış görünüş önemsiz olsaydı; en basit örneği ile güzellik salonları, makyaj malzemeleri, renk renk desen desen kıyafetler, şık ayakkabılar ya da her kesme hitap edebilen bakım merkezleri olmazdı.  

İlişkilerde dış görünüş bu bağlamda çok önemlidir. Karşılıklı olarak ilişkinin başlamasını tetikleyen fiziksel özellikler, günümüzde en çok dikkat edilen konular arasındadır. Dış görünüş sadece ilk görüşte bırakılan izlenimde değil, ilişkinin devamında da oldukça fazla önem arz etmektedir.

Değer veya kabul görmek, insanın belki de hayata tutunmasını sağlayan en önemli ihtiyaçlar arasındadır. Toplum içinde

İlişkilerde Değersizlik Duygusu

yadırganmadan bir yer edinebilmekten tutun da yakın çevrenizdeki insanlar tarafından ne kadar önemsendiğinize kadar pek çok konu kendinizi değerli hissetmenize yarayabilir. Bu durum sağlıklı bir ruh haline sahip olmanız yolunda ilk adımdır. Çünkü çevresindeki insanlar tarafından değersiz görülen kişiler gün geçtikçe yalnızlaşır. Yalnız ise sosyal bir varlık olan insanı bir kurt misali içerden yer bitirir. 

Yaşamımız boyunca ister istemez başkalarıyla iletişim halinde oluruz ve tüm dünyaya kendimizi kapatmamız da mümkün değildir. Sosyal bir varlık olmamızın getirdiği bu özellik, karşı cinle olan ilişkilerimizde de süreci yönetir. 

İlk Adım Kendini Değerli Hissetmek

Kişisel gelişimin bir parçası ola değer duygusu, önce insanın kendi ruhunda filizlenir. Bunun için insanların kendilerinde gördükleri olumlu özellikleri ön plana çıkartmaları ve kendilerini sevmeleri gerekmektedir. Kendini sevmeyen birinin bir başkası tarafından sevilmesi sıkça karşılaşılan bir durum değildir. Bu nedenle insanların kendi fiziksel veya ruhsal özelliklerinden yola çıkarak, yapmaktan hoşlandıkları aktivitelerden el becerilerine kadar kendilerini keşfedip başkalarından önce en çok kendi kendilerine değer vermeleri gerekir. Kendine değer veren insan, toplum içerisinde görünmez olmaktan kurtulur. Kendini seven ve kendine değer veren insan, özgüveni ve parlayan aurası ile insanların dikkatini çekebilir. Bu durum insanın kendiyle barışması olarak da açıklanabilir. Kendiyle barışık olan, kendini sevebilen, tanıyan biri toplum ya da aile içinde başka insanlara bağımlı olmayacaktır. Kendine ait sınırlar çizebilen, özgür düşünebilen, başkalarına bağımlı olmayan “değerli insan” otomatik olarak başka insanların gözünde de değer kazanacaktır.

İlişkiler ve Değer Görme

İlişkilerde Değersizlik Duygusu

Bahsettiğimiz tüm bu kendini sevme aşamalarını başarıyla tamamlayan ve özgüven kazanan insanlar ikili ilişkilerinde de daha güçlü ve kararlı tutumlar sergileyebilmektedir. Çoğu zaman kendine değer veren kişilerin eşleri ya da sevgilileri, karşı tarafı gözünde yüceltmektedir. Bu insan psikolojisinin bir gereğidir. Kendine değer vermeyen birine bir başkası neden değer versin ki? İşte, ilişkilerde değersizlik duygusu da bu şekilde başlamaktadır.

Yalnızlaşma Süreci

İlişkilerde değersizlik duygusu, birkaç sebepten ileri gelebilir. Birincisi ve en önemlisi belirttiğimiz üzere insanın kendini keşfedememesi ve kendine gereken değeri vermemesidir. Bir diğeri ise karşımızdaki kişinin size ve çevresine yeteri kadar duyarlı olmamasıdır. Her insan değerlidir fakat bunu anlayabilecek ve buna gereken önemi gösterebilecek kişilerle vakit geçirmemiz kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlayacaktır. Kendini değerli gören insan, zaten değer göstermeyen biriyle beraber olmaktan kaçınır. Fakat bu noktada kafa karıştıran bazı konular ortaya çıkabilir. Bir insanın kendini değersiz hissettiği bir ilişki içinde kalmaya devam etmesi onu içsel yolculuğunda yalnızlaştıracaktır. Peki, kişi neden bu yalnızlığa kendini mahkum etmeye devam eder?  İşte burada yine konunun başında anlattığımız noktaya gelerek kısır döngünün sebebi açıklanabilir. Bireyin kendine veremediği değeri bir başkasından bekleyerek ilişkilerde değersizlik duygusu yaşaması aslında tamamen kendiyle ilişkili bir konudur. Kendine değer veren insan, karşıdan gelebilecek değere muhtaç değildir. Dolayısıyla ilişkilerde değersizlik duygusu yaşayanların, eşlerini suçlamadan önce kendilerini sevmeyi denemeleri gerekmektedir.

Bilimsel Açıdan Cinselliğin Önemi

Yaratılış gereği cinsellik, insan ırkının devam edebilmesi adına oldukça önemli bir konudur. Aynı zamanda duygusal açıdan

İlişkilerde Cinsellik Önemli mi

doyum yaşanabilmesindeki araçlardan biri olan cinsellik ikili ilişkilerin temelini oluşturmaktadır. Yapılan bazı araştırmalara göre cinsel istek ve aşkın beyinde oluşturduğu dalgalanmalar, birbirine oldukça benzemektedir. İnsan, doğası gereği duygusal bir varlıktır. Dolayısıyla karşı cinsle yaşayabileceği özel anlar, duygusal anlamda da insan ruhunu doyuran bir durumdur. 

İnsan beyninde bulunan dopaminerjik sistem yani ödül sistemi, keyif verebilecek herhangi bir şeye yönelmemizi sağlamaktadır. Örneğin bu ödül sistemi sizin gözünüze hoş gelen özelliklere sahip olan partnerinize karşı çekilmenize sebep olur. Bu çekilme, fiziksel yakınlaşmanın başlangıcıdır. Bu durum tıpkı çok sevdiğiniz bir yiyeceği yemeyi arzulamanız ve onu yedikten sonra salgıladığınız dopamin hormonunu ödül olarak üretmeniz gibidir. Görüldüğü üzere ilişkilerde cinsellik önemi mi sorusunun bilimsel yanıtı olarak rahatlıkla “evet” diyebiliriz.

Aşk ve Cinselliğin Bağı

İkisi farklı kavramlardır cinsellik bazen ihtiyaç olarak kabul edilebilir ama aşk insanın kendi hükmünün geride kaldığı çaresizlik olarak tanımlanabilir. Aşk varsa cinselliği beraberinde getirir. Tabii ki farklı iki zıt kutbun çekim gücü de farklı olacaktır. Cinsellik istek ve gerekliliktir. Aslına bakılırsa erkeklerin sevgilisi ya da eşlerinde gerekli ilgi alakayı görmemeleri neticesinde escort olarak tanımlanan bayanlarla görüşerek bu ihtiyaçlarını karşılamaları olağandır. Gönül bağı kurarak aldatma yerine nefsi köreltme ve günü birlik bir kaçamak erkeklere göre daha iyidir. 

Cinsellik yaşanırken salt körü körüne bir ilişkiden bahsedilemez. En önemlisi ön sevişmedir. İlişkiye bayanın hazırlanması ve klitorisin uyarılması gibi durumlar elzem taşır. Tam bir bütün olma olayı ilişkilerde cinselliğin önemini anlatır. Karşılıklı çekim gücü cinselliği kaçınılmaz yapacaktır. Tutkulu bir öpüşme ve tenlerin birleşmesi sonucunda cinsellik yaşanır. 

Seks ve Cinsellik Aynı Kavramlar mı? 

İlişkilerde Cinsellik Önemli mi

Seks direk olarak iki cinsel organın buluşmasının tanımı olabilir. Ama cinsellik kompakttır. Yani ilk dokunuştan ilk öpüşten itibaren yaşanan her şeyin tümünü kapsar ki cinsellik fanteziye açıktır. Bu nedenle seçimlerinizi yaparken görsel olarak beyninize hükmeden kadınları seçmeniz daha hızlı uyarılmanızı sağlayacaktır. Seks esnasında çok sert olmamalı ve uygun pozisyonlarda partnerinizi de düşünerek hareket etmelisiniz. Onun hoşlandığı şeyleri yapmak ve zamanlı hareket önemlidir. 

Erkekler Neden Escortlara Gider

Erkekler cinsel isteklerini sevgililerine veya eşlerine anlatmakta çekinebilir. Ama escort bayanlara bunları çok rahat söyleyebilir hatta erkekler söylemeden escort kadınlar bunları yaparlar. İşte bu gibi nedenler ve bu kadınların üst kalitede bakımlı olması tamamen seks amacıyla bir birliktelik kurulması isteklerin yerine getirilmesi ve itiraz edilmemesi gibi nedenlerden dolayı erkekler escortları tercih ederler. Giyilen bir fantezi kıyafeti, seksi bir gecelik ve kuralsız bir gece erkekleri her zaman kendine çekecektir. 

Cinsellik, insan doğasının en temel olgularından biridir. İnsanoğlunun dünyadaki varlığını sürdüren bu aktivite, kadın ve erkeğin arasındaki duygusal bağın da oluşmasını ve devam etmesini sağlamaktadır. Peki, gerçekten ilişkilerde cinsellik ne zaman olmalı sorusunun bir yanıtı var mıdır? Bu konuyla ilgili pek çok görüş bulunur fakat birçok toplumda özellikle kadınların cinsellik üzerine özgürce düşünmesi hoş karşılanmamaktadır. Bu durum kafa karışıklığına zemin oluşturur ve insanların içgüdüsel hareket etmelerine engel olabilmektedir.

Cinsellik ve Toplum

Yüzyıllardır insanların cinselliğe olan ilgisi sanki hiç kimsenin bunu yapmıyormuş gibi toplumun geneli tarafından tuhaf

İlişkilerde Cinsellik Ne Zaman olmalı

karşılanabilmekte hatta ayıp kabul edilmektedir. Yaşadığımız yüzyılda bu durumu aşabilen ülkeler olsa da gelişmemiş ya da gelişmekte olan birçok ülke cinsellik konusunda insanlarına özgürlük sağlayamamaktadır. Geleneklerin ve toplum baskısının varlığı, ilişkilerde cinsellik ne zaman olmalı sorusunu doğurmaktadır. Aslında kadın ve erkeğin arasındaki görünmeyen çekimin doğal bir sonucu olarak karşımıza çıkan bu eylem, insan fıtratının en önemli parçasıdır. Bu nedenle cinsellik için evlilik akdini beklemek ne kadar doğrudur, tartışılır. Çünkü bir ömür geçirmeyi planladığınız partnerinizin size tensel açıdan uygun olup olmadığını bilmeden hayatınızı etkileyebilecek bir karar vermek büyük bir kumar olsa gerek.

İlişkinin Hangi Aşamasında Cinsellik olmalıdır?

Elbette birçok toplum tarafından yanlış, ayıp karşılanan evlilik öncesi cinselliği; günümüzde genel olarak bazı insanlar evlilikten önce tecrübe edebilmektedir. Sevdiğiniz insanla aranızda oluşan duygusal bağın çekim gücüne karşı koymak insanın doğasına terstir fakat hayvanlarda olduğu gibi sadece içgüdüyle bu konuya yaklaşmak pek de doğru olmayacaktır. Karşınızdaki kişinin gerçek anlamda sizinle iletişiminin sebepleri ya da onun size uygun olup olmadığını önceden düşünmeniz gerekir. Bu nedenle ilişkinin ilk birkaç ayında partnerinizi dostça gözlemlemeniz ve cinsellik dışında sizinle uyumlu olup olmadığını keşfetmeniz, ilişkinin daha sağlam temeller üzerine kurulmasını sağlayacaktır. Aksi takdirde belki de yaşam tarzı ya da kişiliği ile size hiç uygun olmayan birine sırf tensel uyumunuz var diye gönlünüzü kaptırıp bilinmeyen toz pembe bir girdabın içinde sürüklenebilirsiniz.

Cinsellikte Yanlış Kişi Yanlış Zaman

İlişkilerde Cinsellik Ne Zaman olmalı

Her insan, kalbini sadakatsiz ya da yalancı birine kaptırıp kendini içinde olmaması gerektiği bir ilişkinin göbeğinde bulabilir. Böyle bir durumda yaşanılan güzel anlar birden kara bir kabusa dönüşebilir. Yanlış bir zamanda yaşanılan cinsellik, birden karşınızdakinin yanlış kişiden daha çok pişmanlık abideniz olmasına neden olur. Artık iş işten geçmiştir ve hayatınızda asla olmasını istemediğiniz kişiye özel zamanlarınızı çoktan hediye etmişsinizdir. İlişkilerde cinsellik ne zaman olmalı diye sormadan çıkılan bu yoldan elinizde bir avuç hüzünle yalnız olarak dönersiniz. Pişmanlık, can yakıcı bir duygudur fakat sizi daha iyi tecrübelere hazırlar. Cinsellik konusunda içgüdüsel yaklaşıp anın enerjisine kapılmak belki sonrasında sizi üzecektir ama yaşadığınız deneyimden ders alıp önünüze bakabilmek hayati bir önem taşımaktadır. Hayatınıza giren insanları seçerken aceleci davranmamak ve cinsellik için uygun zamanı belirlemeyi öğrenebilmek, kendi kişisel gelişiminiz açısından bulunmaz bir serüven olacaktır.

Astroloji ve Doğum Haritası

Yüzyıllardır İnsanoğlu tarafından gök cisimleri merakla incelenmiştir. Kadersel süreçte ve kişilik özelliklerinde gökcisimlerinin

İlişkilerde Burç Uyumu

payı olduğu düşünülmüştür. Dünya üzerinde buna inanan, inanmayan ve bu konuda kararsız olan pek çok insan vardır. Günümüzde gerçek bilim ne söylerse söylesin, gezegenlerin ve yıldızların konumunun manyetik anlamda dünya üzerindeki hemen her şeyi etkilediği bilinmektedir. Bu durum bu durum insanların karakterlerini genelleyen ya da kategorize eden burçların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. İnsan ilişkileri; kişilik, yetiştirilme tarzı, çevresel faktörler gibi konularda elbette değişiklik gösterebilir ama genel olarak özellikle kadın erkek ilişkilerinde burçların bir uyumu olduğuna inanılır. İlişkilerde burç uyumu belli bir kesim tarafından dikkate alınmazken, astroloji inancı olanlar tarafından oldukça önemsenmektedir. 

Astrolojiye göre doğduğumuz tarihte ve saatte Dünya’nın, Ay’ın, Güneş’in bulunduğu konum ve Dünya’nın diğer gezegenlerle olan açıları; Güneş burcu, Ay burcu ve yükselen burcu kategorilerini oluşturur. Yani dünya üzerindeki milyonlarca insan, 12 burç içinde değerlendirilmemektedir. Doğduğunuz konumda ve anda bütün gök cisimlerinin bulunduğu konumu gösteren gökyüzü haritasına doğum haritası denmektedir. Bu haritaya göre burçlarınız ve dolayısıyla da genel mizacınız açıklanır.

Burçlar 

Koç, Boğa, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova, Balık olmak üzere on iki aya karşılık gelen on iki Güneş burcu vardır. Aynı şekilde on iki Ay burcu ve on iki yükselen burcu bulunur. Yani herkesin doğum haritasına göre üç burcu bulunur ve bu burçlar, temel kişilik özelliklerimizin ana çizgilerini belirler.

Uyumlu Burçlar

İlişkilerde Burç Uyumu

Ilişkilerde burç uyumu dikkate alındığında kişilik özelliğinize ters düşmeyecek karakterlere sahip bir partner seçmeniz kolaylaşabilir. Tabiiki dış faktörler insan özelliklerini oldukça fazla etkileyebilmektedir. Örneğin bir insanın yetiştirilme tarzı, doğduğu şehir, ailesinin eğitim durumu, okuduğu okul gibi pek çok madde insan kişiliği üzerinde etkilidir ama yeni tanıştığınız biri hakkında kabaca bir fikir yürütmek ya da uyumlu olup olmadığınızı bilmek isterseniz ilişkilerde burç uyumu listemize göz atabilirsiniz:

• Koç burcu: Terazi ve Yay burcu
• Boğa burcu: Akrep ve Oğlak burcu
• İkizler burcu: İkizler, Aslan ve Kova burcu
• Yengeç burcu: Aslan, Terazi, Akrep ve Boğa burcu
• Aslan burcu: İkizler, Yengeç, Oğlak burcu
• Başak burcu: Akrep, Terazi burcu 
• Terazi burcu: Koç, Yengeç, Başak burcu 
• Akrep burcu: Yengeç, Başak, Balık burcu
• Yay burcu: Oğlak, Kova, Koç burcu
• Oğlak burcu: Boğa, Yay, Aslan burcu
• Balık burcu: Balık, Yay, Terazi burcu
• Kova burcu: Başak, Akrep, İkizler, Yay burcu

Görüldüğü gibi bazı burçlar kendi gruplarındaki burçlarla iyi anlaşabilir. Genel-geçer bir yargı olan hava, toprak, su grubu gibi kategorilerdeki burçların her grup içinde birbiriyle daha iyi anlaştığı düşünülür. Bu durum astroloji uzmanları tarafından da onaylanmaktadır. Tabii ki de bazen aynı özelliklere sahip olmak hoş bir durum olmayabilir. Zaten ilişkilerde burç uyumu, aynı özelliklere sahip olmak anlamına gelmemektedir.

Kadın-erkek ilişkileri, dünya var olduğundan bu yana kafa karıştıran ve asla standart bir kritere bağlanamayan konuların

İlişkilerde Boy Farkı

başında gelmektedir. İnsanoğlu karmaşık zihin yapısının yanında duygularıyla da bu kargaşayı arttırmaktadır. Beyin ve kalbin genelde birbirinde çok farklı tercihlere sahip olması zaten başlı başına büyük bir problemken ikisinin bir araya gelip milyonlarca fikir ya da duygu kombinasyonu üretmesi de insan davranışlarının belirlenmesinde ve ilişkilerin belli bir ölçüde bağlanmasında zorluk çıkarmaktadır. Peki, iyi bir ilişkinin genel sınırlarını çizen ve gidişatını etkileyen konular neler olabilir? Elbette sevgi, saygı, sadakat, dost olabilme gibi klişe sözcükler sıralayabiliriz. Ama gerçek bu mu? Fiziksel özelliklerin ilişkilere etkisi yok mu?

Ruh mu? Güzellik mi?

İnsanların itiraf etmekte zorlandığı ama her nedense Polyanna bakış açısıyla maneviyat dolu sözcükler sarf ettiği bu dönemde, saydığımız aşk dolu kelimelerin listenin en alt sıralarına doğru ilerlediğini hepimiz bilmekteyiz. İnsan, önce gözüne hoş gelen herhangi bir şeye yönelen bir varlıktır. Kim ne derse desin dünyanın en lezzetli yemeğini de önünüze koysalar bu yemeğin görüntüsü iç açıcı değilse, kolay kolay tadına bakmak istemezsiniz. Ya da ne kadar kaliteli olursa olsun gözünüze hitap etmeyen bir kıyafeti de giymek istemezsiniz, değil mi? İşte, aynı durum insan ilişkilerinde de geçerlidir. Karşı cinsin fiziksel özellikleri ilginizi çekecek düzeyde olmadığında büyük ihtimalle ona bir şans vermek istemeyeceksiniz. Bu durumda birçok kişi onun ne kadar iyi kalpli, sadık ya da eğlenceli biri olduğunu sorgulamadan kafasını dikkat çeken başka birine çevirecektir. Tabii ki günlük hayatta önce kişilik özelliklerini tanıyıp aklınızla sevmeye başladığınız istisnaları bu kategoriye almıyoruz. 

İlişkide Bilimsel Standartlar

İlişkilerde Boy Farkı

Boguslaw Pawlowski adındaki Polonyalı bir bilim insanının araştırmalarına göre ne para ne pul, ne güven ne saygı… Eş seçerken önemsenecek öncelikli konu, ilişkilerde boy farkı. Pawlowski’ye göre erkek, kadından 1.09 kat daha uzun olmalıymış. Bu şart sağlandığında ilişkide mükemmel olma yolunda ilk adımı atmış olabilirmişiz. Örnekle açıklamak gerekirse 1.70 boyundaki bir kadının partnerinin 1.85 civarı olması makbulmüş. Bu her ne kadar bilimsel bir araştırma olsa da komplike ruhumuz sebebiyle ilişkilerde boy farkı hala tartışmaya açık bir konudur.

Erkek Kadından Kısa Olursa

Dış görünüşümüze gereken önemi göstermek bazen yeterli olmayabilir. Kendimize uygun olduğunu düşündüğünüz bir partner seçerken aranızdaki boy farkını da düşünmeniz gerekir. Kim ne derse desin; bir erkeğin kadından uzun olması, onlara dışarıdan bakanlar için uyumlu bir görüntü yaratmaktadır. Hatta başka bir açıdan düşünmek gerekirse erkeğin koruma içgüdüsü olduğunu ve kadının da güvene ihtiyaç duyduğunu biliyoruz.

Şimdi bu durumu fiziksel olarak sembolize edelim: Uzun boylu bir kadının kendinden kısa olan sevgilisinin omzuna başını yasladığını hayal edelim. Hayal edebildiniz mi?

Erkeğin kadına göre uzun olması, kadının daha uysal ve kendini güvende hissetmesini sağlayabilir. Bu konuyu biraz açmak gerekirse: Çoğu zaman kadınlar, bebek gibi sevilmek, kendini güvende hissetmek ister. Bir kadın hayat arkadaşının omzuna başını yaslayabilmelidir. Erkeğin kadından daha kısa olduğu düşünülürse sizce de bu durum biraz komik olmaz mı? 

Bir de erkeğin kadına göre çok çok uzun olduğu ilişkiler de vardır. Aslında ilişkide boy farkı diye buna denir ve toplumumuzda bu tarz çiftlere “nokta ve virgül” yakıştırması yapılmaktadır. Kadının çok kısa, erkeğin çok uzun olduğu ilişkiler; tuhaf gibi görünse bile erkeğin kısa, kadının uzun olduğu ilişkilere göre oldukça normal bir görüntü sergilemektedir.

İnsan tanımak, oldukça zor bir durumdur. Ki insan; duygu, düşünce, ruh gibi özellikleri ile karmaşık bir yapıdır. Dolayısı ile

İlişkilerde Beden Dili

karakter analizi yapabilmenin bir yolu da konuşmak kadar, izlemek ve gözlem ile olur. Yanınızda bir insanın yaptığı davranışların ne anlama geldiğini bilmeniz; o insanın her ne kadar kelime olarak söylemese dahi size anlatmak istediklerini beden diline dair bilgiler bilirseniz anlamanız da mümkün olacaktır.

İlişkilerde beden dili size karşı gerek hisleri olsun gerek o an düşüncelerine dair mevzular olsun mutlaka bir anlatım sağlar. 

Halk nazarında da en bilindik beden dili konusu “gözler, kalbin aynasıdır” cümlesi ile sınırlıdır. Dolayısı ile ilişkilerde beden dili hakkında ufacık bir bilginiz dahi yoksa bile en basitinden karşınızdaki insanın, yanınızda mutlu olduğunu anlamak için gözlerine bakabilirsiniz.

İnsanların özellikle yanınızda iken duygu ve düşünceleri nedir konusunda merakınız varsa; bazı ayrıntılara değinerek ilişkilerde beden dili hususunda, size sadece gözlerine bakıp mutlu mu değil mi anlamaya çalışmaktan öte çok daha fazla bilgi verilecektir. 

İlişkilerde Beden Dili Nedir? 

İnsanlar sadece düşünce ve hislerini kelime ile ifade etmez. Bazen hiç istemese de bir ortamda bulunmak zorunda olur ve o isteksizliğini ise beden dili ile çoğunlukla farkında dahi olmadan atmaya çalışır. Örneğin bir iş yerinde ve toplantıya girmek zorundadır ve bu esnada sürekli bacaklarını sallayarak dinlemeye devam eder. Ya da çok heyecanlı olan bir insan mümkün değil yerinde duramaz ve nefes alışverişi dahi kesik kesik ve sık şekildedir.

İlişkilerde Beden Dili

Benzer şekilde insan her alanda olduğu gibi, belki bilerek belki yine farkında dahi olmayarak ilişkilerde beden dili yetisini kullanır. Bu noktada ise kelime ile ifade edilmeyen ve davranışlar ile dışa vurum olan bu düşünce ve duygular nedir kısmını bilir iseniz ona göre davranmak kolay olacaktır. Dolayısı ile düşünce ve duygu anlamında duruma hâkim olmak için ise bu yapılan ilişkilerde beden dili davranışlarının ne olduğunu öğrenmenizde fayda olacaktır.

İlişkilerde Beden Dili Bize Ne Anlatır 

İnsan bazen bilinçsiz olarak beden dilini kullanır. Ve karşınızdaki insanın ise bu anlamda bilgisi var ise muhtemelen hissiyat ve düşüncelerinizi anlaması kaçınılmaz olacaktır. Peki, insanın bilinçli ya da bilinçsiz kullandığı bu ilişkilerde beden dili hareketleri nedir?

• Yüz ifadesi rahat mı? (Cevap evet ise, mutlu)
• Yanınızda dik şekilde mi yürüyor?  (Özgüven var)
• Ellerine bakıyor ya da oynuyor ise size bakmaktan utandığı için ya da sıkıldığı için olabilir
• Eller çenede ise ilgisi başka yerlerde olabilir ya da çenenin altında bulunan el beni ikna et anlamı taşır
• Arkasına sımsıkı yaslanmış birinin aranıza mesafe koyduğu düşünülebilir
• Gözlerinize dalıp gitmesi