Ankara Escort

Fıtratında sevgi ihtiyacı barındıran herkes, bu sahip olduğu güzel duyguyu da sunacak yerler ararlar. En şiddetli sevgi duygusu

Ciddi İlişkilerde Sorulacak Sorular

ise hiç şüphesiz, karşı cinse olan sevgidir. Ki sevginin en derin hissi, aşk duygusudur. Dolayısı ile insanlar; gelir geçer bir duygu tatmini değil, kalıcı olacak ve ömrü boyunca korkusuzca seveceği bir partner arar. Bu durum ise genel olarak, evlilik bağı ile mümkün olabilir.

Ciddi ilişki nedir? 

Ciddi ilişki düşüncesinin, genel itibari ile evlilik anlamında bir niyet üzere kurulu olduğunu ve insan fıtratına en uygun adımın ise bu olduğunu söylemek mümkündür. Bu adım ile insan fıtratı gereği hissettiği, duygu ve ihtiyaçlarını tatmin edebildiği gibi hem de yine fıtratına işlemiş çocuk sevgisine de kavuşmanın mutluluğuna erebilir. 

Ciddi ilişki konusu, çoğu insan için mantıklı bir adımdır. Bu anlamda, 

1. Gerek görücü usulü ile kendisine bulunan insanı 
2. Gerek okul, iş gibi durumlar çerçevesinde, kendi tanıştığı insanı

• Doğru tanımak
• Doğru tanımlamak
• Analiz edebilmek
• Hayatlarının (karşılıklı olarak) ne denli uyumlu olduğunu öğrenebilmek
• Bu uyuma göre devam edebilmek için 

Yani adım atacağı ciddi ilişkide sorulacak sorular bulunacaktır. Ki bu durum bahsedildiği üzere, karşı tarafı kolay tanımayı ve uyumu gözetmenin dolayısı ile atılacak adımın sağlamlığını sağlayıcı olacaktır.

Evleneceğin kişiye ne gibi sorular sorulur?

İnsan tanımanın en temel aşaması, ciddi ilişkide sorulacak sorular kadar analiz etmeye de bağlıdır. Ki bu analizde de temel olarak; 

• Bir insanın aile üyelerine karşı tavırları 

• Çevresinde bulunan insanlara ya da gidilen alanlarda (örneğin bir kafe gibi) yardımcı personellere olan tavırları 

• Yanında olduğunuz zaman boyunca nasıl hissettiğiniz 

• Size ve çevrenizdekilere karşı girdiği temel davranışlar arasındaki farklar

• Jest ve mimikleri 

• Genel olarak hal ve tavırları, beden dili

• Ses ve söz tonu

Gibi durumlar da insanları tanımak hususunda size yardımcı olacak gözlemlerdir.

Ciddi ilişkide sorulacak listesi

Ciddi İlişkilerde Sorulacak Sorular

İnsan tanımak, en zahmetli iştir. Bu noktada tanımak adına, gözlem ile kendisini araştırmak da kesinlikle şart olur. Ancak sorulacak bazı sorular da kendi kişiliğinden bir kapı aralar. Peki, ciddi ilişkilerde sorulacak sorular nedir maddeler halinde gelsin:

• Ciddi bir ilişki kurma noktasında amacın, hayalin, beklentilerin nedir?
• Seni neler sinirlendirir?
• Çevrendeki insanlar seni genel olarak nasıl tanımlar?
• Geçmişte seni ağlatan bir olayı anlatır mısın?
• Bir meselede haklı ve haksız olman sonucunda tavrın nedir?
• Kesinlikle kabul etmeyeceğin şeyler nedir?
• Mutlaka olmalı dediğin şeyler nedir?
• Nasıl bir insan sana eş olur, özellikleri nedir?
• Çocuğun olması durumunda hangi prensip ve eğitimle yetiştirilecek?

Öncelikle şu gerçeği artık kabul etmek gerek: reddedilmek bir daha âşık olamayacağınız ya da tekrar tekrar reddedileceğiniz

Aşkta Reddedilme Korkusu

anlamına gelmez ve reddedilmek sizi küçük düşürmez.  Ölüm gerçeğinin ensemizde bir nefes kadar yakın olduğu bu dünyada kabullenemeyeceğimiz başka şeylerin olması mümkün değildir.  Birini sevmek, birine âşık olmak acısıyla tatlısıyla imkânsız gibi görünmesiyle bile dünyanın en güzel hisleridir. 

Aşk hissini reddedilme ihtimalini de düşünerek tatmayız. Bir bakarsınız imkânsız gözüyle baktığınız birine çoktan âşık olmuşsunuz. Reddedilmekten korkarak itiraf edemediğiniz aşkınız; belki de cesaret etseydiniz sizi dünyanın en mutlu çiftlerinden biri haline getirecekti. Aşkta reddedilme korkusunu biraz cesaret biraz sonunu ne olursa olsun kabul edişle yenebilirsiniz.

Aşkımı İtiraf Etmek İçin Nasıl Cesaret Edebilirim?

Birine âşık olduğunuzdan eminsiniz ve ne yapmanız gerektiği hakkında hiçbir fikriniz yok mu? Aşkınızı itiraf etmek için ilk olarak karşı taraftan bir adım atmasını beklemekten vazgeçmelisiniz. Çünkü onun da size karşı hisleri olabilir ve o da sizin gibi kendini geri çekmiş ve açılmanızı bekliyordur.

İkinci olarak, etrafınızda mutlaka aşkını itiraf etmiş insanlar vardır, onların içinden de reddedilmiş olanları… Onlara baktığınızda ne görüyorsunuz? Hala reddedilme psikolojisini atlatamamış hayata küsmüş biri mi, yoksa normal bir şekilde hayatına devam eden bir zamanların aşktan ölen çocuğunu/kızını mı?  Hayat devam ediyor ve doğru insanı ilk seferde bulmak çok kolay olmuyor.  Yeni yeni yeniden… Her şey tekrar tekrar yaşanabiliyor ve karşınıza âşık olacağınız çok mükemmel başka insanlar da çıkabiliyor.  Bu nedenle aşkta reddedilme korkusu üstüne gidilmesi gereken ve çözümü olan bir sorundur.

Aşık Olduğum İnsana Kendimi Nasıl Beğendirebilirim?

Aşkta Reddedilme Korkusu

Eğer durum bu kadar ciddiyse kendinizi beğendirmek için tabi ki yöntemler var, fakat bizden size küçük bir tavsiye biri sizi onun için değişmiş halinizde sevmemeli, sizi siz olduğunuz için beğenmeli ya da kabul etmelidir.  Yok ben illa değişeceğim kendimi beğendireceğim ve benliğimi kaybedeceğim diyorsanız da aşık olduğunuz insanın nelerden hoşlandığı, hayatında ki kırmızı çizgileri, nefret ettikleri, defalarca dinlemekten bıkmadığı şarkıları öğrenmek gibi ona yönelik bilgiler edinmekle başlayabilirsiniz işe. Bu bilgileri edindikten sonra ise onunla konuşacak ortak konular bulmuş ve muhabbetinizi arttırmış olacaksınız.

Aşkta Reddedilme Korkusunun Nedenleri Nelerdir?

Genel olarak aşkta reddedilme korkusunun başlıca sebebi özgüven eksikliğidir. Belki Küçüklüğünüzden gelen bir travma ya da daha önce herhangi bir konuda başarısız olmuş olmanız, bunu tetiklemiş olabilir.

İhtimaller dâhilindeki bir başka sebep ise, hayatında hep başarılı olmuş insanların başarısızlıkla sonuçlanan bir aşk itirafı ile karşı karşıya kalmaktan korkuyor olmasına bağlı olabilir ya da âşık oldukları insan ile kendisini kıyaslayarak onu hak etmediğini düşünmeye eğilimli olması ile alakalıdır. Bir başka neden olarak ise risk almaktan korkmanız ve aşkta reddedilme korkusunun size utanç verici bir durum gibi gelmesidir.

Eğer birini kovalamazsan asla sizden kaçmaz, doğanın kanunudur bu; sokakta bir köpek sizi kovalamadıkça nasıl ki kaçma

Aşkta Neden Kaçan Kovalanır

gereği duymuyorsanız aşkta da kaçmayan birini kovalamak istemesiniz. Peki bu durumda sizi istemeyen bir insanın yanında olmak, ısrarla onun peşinden koşmak ne kadar doğru? İnsan tabiatı gereği hep ulaşamadığınız ya da ulaşamayacağınızı düşündüğünüz şeyler hep cazibeli gelmiştir. 

Fakat şunu bilmeyiz ki; çok fazla arzu duyduğumuz istediğimiz bir şeyi elde ettik diyelim sonra sormayacak mıyız kendimize ‘o kadar istiyordun oldu işte peki ya bundan sonra ne olacak’ diye. İnsanoğlu hata yapar elbette önemli olan ise o hatadan nasıl dersler çıkardığıdır. Gelelim gerçeklere ne kadar yaptığının yanlış olduğunu biliyor ve onu bırakması gerektiğinin farkında bile olsa insan âşık olduğunu insanın peşinden gitmeyi ondan vazgeçmeyi bırakmak istemez, çünkü aşkta kaçanı kovalamak insanı nedense mutlu bile edebilen bir iştir.

Kaçanı Kovalamak Ne Kadar Doğrudur?

Bazı şeylerin doğrusu ya da yanlışı olmaz. Bir karar verirsiniz ve sonuna kadar gitmek için elinizden gele her şeyi yapmaya hazır olduğunuzu düşünürsünüz. Fakat aşka kaçanı kovalamak çok doğru bir hareket olmayabilir; biri sizden kaçıyorsa gerçekten sizi ne görmek ne de duymak istiyordur. Yani kısacası size karşı duygusal bir şeyler hissetmiyordur ve sizden haz almıyordur. Bu durumda ne kadar kovaladığınız insana sonunda ulaşsanız da onunla mutlu bir birliktelik kuramayabilirsiniz. Çünkü bu nokta da devreye birini zorla kendine bağlamaya çalışmak ya da kendinizi ona beğendirmeye çalışmak gibi gereksiz davranışlar girmektedir.

Birinin Sizden Kaçması Neyi İfade Eder?

Aşkta Neden Kaçan Kovalanır

 İlk olarak size karşı bir şeyler hissediyor olsa bile sizden utanıyor olduğu için çekinmektedir, ikincisi daha kötü bir ihtimal olarak sizden gerçekten uzaklaşmak istiyordur.

İlk seçenek için aşktan kaçan kovalanır mantığı ile onunla bir iletişime geçmeye çalışabilirsiniz. Fakat ikinci seçenek için söylenecek olumlu bir tavsiye ne yazık ki yoktur. Sizi gerçekten istemiyor ve size karşı duygusal bir hissi yoktur. Böyle bir durumda aşktan kaçan kovalanır tabusu yerle bir olmaktadır.

Kaçanı Kovalamak Mı Duranı Yakalamak Mı Doğrudur?

Âşık olduğunuz bir insan var ve sizden kaçıyorsa elbette ki peşinden kovalamak çok doğru bir hareket değildir. Birine zorla kendinizi sevdiremezsiniz. Aşk karşılıklı olduğu zaman bir anlam ifade etmektedir. Fakat aşk olduğunuz biri var ve sizden kaçmıyor aksine size bir şeyler hissettiğini davranışı, sözleri ile belli ediyor ise ona âşık olduğunuzu dile getirmek ve mutlu bir beraberliğe adım atmak çok daha doğru olacaktır. Aşkta neden kaçan kovalanır mantıklı bir açıklaması yoktur, sadece ulaşamıyor olmanın verdiği bir hırs, kabullenememek ya da işi biraz da inada bindirmek gibi düşünülebilir.

Aşkta ne mantık vardır, ne tam anlamıyla bir mutluluk ne de tam anlamıyla bir gerçeklik. Aşkta mantık aramak dünya nüfusu içinde size en çok benzeyen şu insanların çift yaratılmışlığındaki ikizinizi bulmaya çalışmak gibi bir şey olur. Mantığın işe yaradığı tek şey hayvanlarda olup olmadığını araştırmak üzerine kurulmuştur. Biz insanoğlu çok mantıklı hareket etmeyi seven bir yapıya sahip değiliz ki aşk gibi soyut bir güzellikte mantık arayalım.  Gönül kimi severse o mantıklı gelir özetle. Sizle hiçbir ortak yanı olmayan birine de âşık olabilirsiniz, ruh ikizinizi burnunuzun dibinde olduğuna inandığınız birine de.  Dolayısıyla aşk ve mantık birbirinden uzak kavramlardır aslında.

Mantık Evliliği Yapan Çiftler Birbirine Aşık Mıdır?

Bazıları âşık olur evlenir bazıları aradığı aşkı bulamadığı için düşüncelerine en uygun anlaşabileceğini insanla bir yuva kurar ve

Aşkta Mantık Var Mıdır

ilginçtir ki bazıları da mantık evliliği yaptığına insana zamanla âşık olur. Hepsinin sonucu olarak aşkta mantık var mıdır? Peki, mantık ne demektir?

Mantık dediğimiz kavram temel anlamda akıl yürüterek düşünme ve karar vermeyi ifade eder. Aşkta mantık var ise akıl yürütmek akıl işi değildir. Bu durumda iş içinden çıkılmaz bir hal alır. Çünkü âşık olurken mantığımız saf dışı kalır ne akıl yürütebilirsiniz ne planlı hareket edebilirsiniz.  Her şey akışına bırakılır ve yanlış ya da doğru bir sonuca ulaşılır.

Aşık Olmak İçin Mantık Gerekir Mi?

Âşık olmak için hiçbir öncelik kuralı yoktur esasında. Kural ve şartları kendiniz iç dünyanızda oluşturursunuz. Aşkta mantık var mı yok mu verdiğiniz kararlar doğrultusunda kişisel kararınızı verirsiniz. Ama aşk mantıktan öte duygusal hislerinizle ulaştığınız bir nirvanadır. Bu hissi tatmak ve yaşamak için aşkta mantık aramanız gerekmez.

Aşık Olduğunuzda Mantık Devreye Girer Mi?

Aşkta Mantık Var Mıdır

Birinden beklenmedik bir zamanda planlamadığınız anda hoşlanmaya başladıysanız mantığınız devre dışı kalmıştır. Aşkta mantık ararsanız hoşlandığınız insanın birçok özelliğini biliyor olmanız ve kendinize en uygun insan olarak görmeniz gerekir. Aşkta mantık aramak bir süreç gerektirir ve tam manası ile bir şey hissetmediğiniz birine karşı mantıken size uyduğunu düşünerek duygusal bir bağ kurabilirsiniz. Fakat bu durumda bu insana ya tanıdıkça âşık olursunuz ya da ilişkiniz sadece mantık çerçevesi sınırları içinde kalır. Özetle aşkta mantık aranmaz gönül kime yakınlık hissediyorsa kimle vakit geçirmek istiyorsa ona karşı bir his besler. 

Birinin maddi durumu için ya da sevmediğiniz karakterine rağmen dış görünüşü için ilgi duyuyorsanız mantık bu noktalarda devreye girer ve o insanla anlaşabileceğinizi birliktelik kurabileceğinizi düşünmeye başlarsınız.  Ama mantık yürüterek başladığınız ilişki de o insan ile duygusal bağ kuramazsınız diye bir şart yoktur. Bir insanı tanıdıkça da sevebilirsiniz elbette.

Aşkta dış görünüş her insanın tercihine göre önemli ya da önemsiz bir kriter olabilmektedir. Ama şu bir gerçektir birine karşı bir hissiniz oluşurken ilk olarak gözünüze hoş gelen dış görünüşü ile sizi etkileyen birine ilgi duyarsınız. Daha sonra onu tanıdığınızda ortaya çıkan karakterini sever veya sevmezsin ve eğer olumlu bir netice alırsanız artık aşka doğru yelken açmaya hazır hale gelirsiniz.

Fiziksel Görüntü Mü Daha Önemlidir Karakter Mi?

İnsan birinden hoşlandığında onu cezbeden ilk olarak kişinin fiziksel görüntüsü olur. Çoğu insanın genel olarak birinde aradığı

Aşkta Dış Görünüş Önemli Midir

ve öncelik verdiği fiziksel özellikler vardır. Kimisi ten rengine göre birinden hoşlanabilirken, kimisi saç rengine göre birini tercih edebilmektedir. Dış görünüşü hoşunuza gitmeyen birine âşık olmanız da imkânsız değildir, zamanla kriterleriniz de âşık olduğunuz insanın fiziksel ve karakteristik özellikleri doğrultusunda değişime uğrayabilir. Aşkta dış görünüş önemli olmakla birlikte fiziksel ya da karakteristik özelliğin öncelik sırası kişiye göre değişim de gösterebilmektedir.

Dış Görünüşte Karşı Tarafı Etkileyen Özellikler Nelerdir?

Toplumun büyük bir çoğunluğu karakterin dış görünüşten daha önemli olduğunu, birinin fiziki özelliklerini değil iç güzelliğini sevmek gerektiğini dile getirse de hiçbiri kendine görünüş olarak yakıştırmadığı birini yanında taşımak istemez. Dolayısıyla ne kadar aksini savunsalar da aşkta dış görünüş önemli bir boyut olarak karşılarına çıkmaktadır.

Fiziksel özellikler kişi hakkında sizlere az da olsa bir ön bilgi verebilmektedir. Hatta öyle ki birinin sıklıkla giydiği kıyafet rengi, giyim tarzı bile kişinin karakterini az çok ortaya çıkarmaktadır. Bir iş randevusuna bile giderken ilk olarak giyiminize dikkat eder, makyajınızı yapar, saçlarınızı düzeltir iyi görünmeye çalışırsınız. Çünkü insanları ilk etkileyen şey sizleri hemen tanıma fırsatı olmadığı için karakterden önce dış görünüşünüz olacaktır.

Dış Görünüş Aşkta Ne Kadar Önemlidir?

Aşkta Dış Görünüş Önemli Midir

Hoşlandığınız birini kendinize yakın görmenize neden olan ilk şey dış görünüşü ile dikkatinizi çekmeyi başarmış olmasıdır. Hepimiz tanımadığımız insanların önce tepeden tırnağa bir göz taramasından geçiririz. Beynimiz fiziksel görünüş ile bazı kişilik özelliklerini eşleştirmeye başlar. Örnek verecek olursak; klasik bir takım elbise giymiş birini gördüğümüzde bilinçaltımız onu resmi bir kurumda çalışan memur olarak kodlayabilir. 

Başka bir örnek ise her gördüğünüzde siyah giyinmesi ile dikkatinizi çeken bir kadını beyniniz asi, sert, güçlü karakter özellikleri ile kodlayabilir. Bu nedenle aşkta dış görünüş önemli bir kriter olarak görülmektedir. Beyninizdeki kodlamalar o insanın size uygun olup olmadığına dair fikir sahibi olmanızda yardımcı olmaktadır. Dış görünüşünden etkilendiğinizde de o insanı daha yakından tanıma isteği duymaya başlarsınız. Beyninizin eşleştirdiği kodların doğruluğunu tanıdığınız insanda test ettiğinizde ve doğruladığınızda âşık olmak için doğru kişi olduğuna kanaat getirirsiniz.

Aşkta cinsellik olması ya da olmaması çiftlerin ortak kararı ya da birinin istememesi durumunda diğerinin saygı duyması çerçevesinde karara bağlanarak devam edilebilecek bir dürtüdür. 

Cinsellik olmadan da bir birliktelik saygı ve sevgi bağlamında uzun süre devam ettirilebilir. Aşk ve cinsellik yıllardır konuşulan başlıca ilişki konularından olmakla beraber bu iki kavramın bağlantısı ile ilgili çok fazla sorular sorulmuş, çok fazla tartışmalar oluşmuş ve kadınlar ile erkekler arasında fikir ayrılıklarını da doğurmuştur. Ortada olmayan soyut iki kavram fazlaca dile getirilen iki somut kavram niteliğine ulaşmış gibi görünmektedir.

Cinsellik Olmadan İlişki Yürütülür Mü?

Aşık olduğunuz biriyle fiziksel yakınlık kurmak, ona dokunmak, öpmek istiyor olmak cinsel dürtülerinizden kaynaklıdır.

Aşkta Cinsellik Olmalı Mı

Hoşlanmadığınız ya da âşık olmadığınız birine karşı bunları hissetmeniz oldukça düşük bir ihtimaldir. Fakat biriyle birlikte olduğunuzda illa cinsellik olacağını düşünerek o yola çıkmazsınız. Bu nedenle aşkta cinsellik olmasa da çiftler birbirlerine olan bağlılıkları ile gayet mutlu bir şekilde devam edebileceklerini bilmelidirler.

Erkekler erkeklerin olmazsa olmaz tabuları arasında yer alırken, kadınlar için bir ilişki de sevgi, dürüstlük, güven gibi duygular daha değerli olarak görülmektedir. Bu durumda aşkta cinsellik olmalı gibi bir tabu çiftlerin vazgeçilmez değerlerinden biri gibi sembolize edilmemelidir. 

Kadınların Cinsel Obje Olarak Değerlendirilmesi Ne Demektir?

Bu durum kadınlarda da var olan, erkeklerin testosteron hormonlarının biraz daha fazla çalışıyor olması sebebiyle kadınlar ile cinselliği sürekli bağdaştırmaları ile alakalıdır. Bir kadının giydiği topuklu ayakkabı ya da fiziğine oturan güzel bir elbise erkeklerde cinsel çağrışımı tetikleyebilmektedir. Bu durum çoğu zaman kadınların tepkisine yol açıyor olsa da asıl karşı çıkılan olay kadınların cinsiyet olarak ayrımcılığa tabi tutulması ve bir birey olmalarının unutuluyor olmasıdır. Erkeklerin bakış açısı sebebi ile kadınlar giyim tarzından, sevdikleri topuklu ayakkabıdan vazgeçmek mecburiyetinde kalmamalıdır. Kadınların giyinme şekli, sürdüğü kırmızı ruj erkeklerin onları cinsel obje olarak görmesini istediği için değil sevdiği şeyleri yapmak istediği için yaptığı bir tercihten ibarettir.

Cinsellik Aşkın Ömrünü Uzatır Mı?

Aşkta Cinsellik Olmalı Mı

Aşkın ömrü var mıdır yok mudur tartışmaları henüz son bulmamışken açıklık getirilmesi gereken bir başka konu ortaya çıkmıştır: Cinsellik Aşkın Ömrünü Uzatır Mı?  Aşkın ömrünü uzatan tek şey cinsellik değildir fakat aşkta cinsellik olması iki insanın birbiri ile daha fazla şeyi paylaşması, daha fazla duygusal, ruhsal ve fiziksel bağ kurması anlamına gelir. Bu ise çiftlerin mutluluğunda önemli bir etken olarak görülebilmektedir. Cinsel birliktelik yaşayan çiftler aşklarının daha alevli bir hal aldığını iddia etmektedirler. Aşkın ömrünü uzatan en önemli şey ise karşılıklı güven duygusunun sağlanması ve sevgi bağının güçlü tutulmasıdır. Bunların dışında kalanlar ise tahmin edebileceğiniz gibi; biraz ilgi, biraz şefkat, biraz sadakat gibi kavramların birleşimi ile ortaya çıkacak olan her şeydir.

Âşık olmak ve hoşlanmak birbirine yakın iki hissel duyguyu ifade eder. Bir şarkının melodisindeki iki ayrı nota gibidir ve hangi notanın daha önce gelmesi gerektiği önemlidir. Her iki notanın şarkıya anlam katacağı gibi aşık olmak ve hoşlanmak da insanı insan yapan ve insan ruhuna anlam katan güçlü hislerdir.

Aşık Olmak ve Hoşlanmak Ne Türk Farklar İçerir?

Hoşlanmak daha genel bir kavramdır; sadece bir insana duyulan hissi ifade etmez. Şarkı söylemekten, dans etmekten, spor

Aşık Olmak ve Hoşlanmak Arasındaki

yapmaktan, resim çizmekten ve bunun gibi hayatınızda yapmakta olduğunuz birçok şeyden hoşlanıyor olabilirsiniz ama bunlardan aynı şekilde size karşı bir his duymasını bekleyemezsiniz. Sizin de bu yaptıklarınıza âşık olmanız biraz tuhaf bir tabir olurdu. 

Aşk daha çok karşılıklı bir ilişkiyi ifade ederken hoşlantı tek taraflı yaşanan bir histir. Çünkü âşık olmak daha çok insan ile bağdaştırılmış bir hissi ifade ederken, hoşlanmak bir nesneyi bir hobiyi bile ifade edebilmektedir. Aşık olmak ve hoşlanmak arasındaki fark çok büyük olmasa da yaşattığı hisler oldukça farklı olmaktadır.

Hoşlanmak Mı Önce Gerçekleşir, Aşık Olmak Mı?

Her şeyden önce bir insanın ilk olarak fiziksel görünüşünden etkilenirsiniz; gülüşünü beğenebilir, göz rengini sevebilirsiniz. O insanı tanıma fırsatı bulduğunuzda karakterinden, düşüncelerinden, merhametinden de etkilenmeye başlayabilirsiniz. Dolayısıyla bir insandan hoşlanmanızda somut şeyler soyut şeylerden daha sonra gelir. Hoşlanmadığınız birine aşık olmak çok mümkün olan bir durum değildir. Genel olarak önce birine karşı ilgi hisseder, onu beğenmeye başlar ve hoşlandığımızı anlarız. Hoşlanmak geçici olabilmektedir, kalıcılığını devam ettirdiğinde ve karşılıklı bir hal aldığında ise aşka dönüşebilmektedir. Âşık olduğunuzda rahatlamış hissedersiniz, hayat daha yaşanmaya değer bir hal alır, daha pozitif daha mutlu olursunuz. Oksitosin hormonunun salgılanmasıyla sarhoş gibi hissedersiniz. Aşık olmak ve hoşlanmak birbirini destekleyen kavramlardır. Aşık olduğunuz birinden hoşlanıyorsunuzdur; hoşlandığınız birine ise aşık olabilme potansiyeliniz vardır.

Kime Aşık Olacağınızı, Kimden Hoşlanacağınızı Seçebilir Misiniz?

Aşık Olmak ve Hoşlanmak Arasındaki

Âşık olmak plansız gerçekleşen hissel bir eylemdir, farkında olmadığınız ya da âşık olduğunuzu bilmediğiniz için bunu anlamak daha fazla zaman gerektirirken; birinden hoşlanmak için belirli bir zaman sınırına ihtiyaç yoktur. Herhangi bir aktivite yaptığınızda ‘bunu yapmaktan hoşlandım’ diyebilirsiniz, ya da beğendiğiniz biri olduğunda bunu rahatlıkla dile getirebilirsiniz. 

Hoşlanmak, sosyal hayatımızda sıradanlaşmış klişeleşmiş bir kavram olmuştur. Birine aşık olduğunuzda ise bunu dile getirmekte biraz daha zorlanırız. Belki aşık olduğumuzu kendi iç dünyamızda kabullenmediğimizden belki de ağır bir sorumluluk altında olacakmışız gibi gereksiz endişe yaratan bir hisse kapıldığımızdan “aşık oldum” diyebilmek daha fazla cesaret ister ve saklanması da bize daha doğru gibi gelir. Aşık olmak ve hoşlanmak kişinin duygusal dünyasında gerçekleşen hisler olduğundan, her iki duyguyu yaşamakta insanı mutlu edebilmektedir.

Aşkı ve neler hissettirdiğini tarif etmek oldukça zordur. Çoğunuz mutlaka aşkı bir defa tatmıştır ve neler hissettirdiğini biliyor

Aşık Olmak Nasıl Bir Duygu

olsa da tarif etmekte güçlük çekecektir. Oysaki âşık olmak tüm renklerin daha bir canlı olduğu, yemeklerin lezzetli, şarapların daha bir güzel olduğu bir duygu diyebiliriz. 

Âşık olunca insan saatler dursun ister ve sokağı çıktığında insanlar aynı somurtkanlığı ile dolaşırken o gülümseyerek inanların ne kadar mutlu olduğunu, âşık olmayan insanların onu deli sandığı daha önce âşık olan insanlarında kiminin onu adına (tecrübe ettiği için) üzüldüğü bir duygu… Çünkü aşk; sevginin, sevincin, kıskançlığın, heyecanın, üzüntünün ve benzer birçok duygunun aşk çatısı altında toplandığı bir duygu karmaşası desek yeridir. Karmaşa diyoruz çünkü; Âşık olduğunda insan aklını yitirme eşiğine bile gelebilir hatta o kadar aklını yitirme eşiğine gelir ki insan delirir. Yani kısaca diyebiliriz ki aşk deliliktir… Âşık olmak nasıl bir duygu size kısaca özetidir.

Aşık Olmak Pişmanlık Mıdır?

Hayır, asla değildir ve olmayacaktır da. Aşıksa insan zaten yapılacak tüm hataları ve pişmanlıkları göze almıştır. Ve işin enteresan tarafı yaptığı tüm hataların ardından ‘yaptığım en güzel hataydı diyebiliyor. Bunun henüz bilimsel bir açıklaması yoktur. Zaten aşkın bilimi, matematiği de yoktur. Bir bakmışsın aşık olmuşsun hepsi bu..

Aşık Olmak Canımızı Acıtır Mı?

Fiziksel bir acıdan bahsetmiyoruz tabi. Ama bu en güzel şekilde şöyle açıklanabilir; suratının ortasına bir yumruk yerisin, kalkarsın, yetmez bir daha yersin, yetmez bir daha… Ama hep kalkarsın ve canın yanar, kimseye anlatamazsın zaten anlatsan da o duyguyu çeken bilir… Öyle bir şey işte. Üstelik bunca acıya rağmen bu bir insanın başına gelebilecek en güzel şeydir.

Aşk Sarhoşluğu Nedir?

Aşık Olmak Nasıl Bir Duygu

Âşık olmak nasıl bir duygu; dünyadaki tüm şarapları, rakıları hatta üstüne zevkine içtiğiniz tüm biralar hatta bildiğiniz tüm alkolleri içtiğinizi düşünün hadi biraz daha basite indirgeyelim hayatınız boyunca en sarhoş olduğunuz anı düşünün. Sarhoş olmak ilk çakır keyif olmak ile başlar adı üstünde keyiflidir ve hoşça zaman geçirirsiniz. Sonra sarhoş olmaya başlarsınız ve saçmalarsınız. Sonra film kopar ve yapmam dediğiniz ne varsa insanlar şöyle düşünür, böyle düşünür dediğiniz ne var varsa yaparsınız. Eve gidip yalnız kaldığınızda başınız döner uyuyamazsınız bir daha içmeyeceğinize yemin eder ve sabah uyandığınızda yaptığınız ilk şey içmek olur. Aşk sarhoşluğu budur işte normalde sarhoş olmakla aynı şey desek yeri. Tabi nerden baktığınıza bağlı kimi göre neye göre?

Aşık Olduğumu Nerden Anlarım?

Âşık olmak nasıl bir duygu; çok basit. Yemek yiyemiyorsan, günlük rutin olan işlerini yapamıyorsan sürekli aklında âşık olduğun kişi varsa tebrikler âşık oldunuz! Ve saçmalamak hatta konuşamamak… Kulağınıza çok saçma geliyor olabilir, kaç yıldır konuşuyorsun ama âşık olduğun kişinin yanında ağzını açıp tek kelime edemiyorsun sen aslında sen değilsin aşık olmak böyle bir şey işte aramıza hoş geldiniz! 

İşin içine aşk girdiyse eğer “neden” sorusunun bir önemi kalmaz. İsterseniz Eros’un aşk okunu size attığına inanırsınız ya da

Aşık Olmak Ama Söyleyememek

aşık olmanın bir iç güdü olarak istemsizce gerçekleşebildiği gerçeği ile karşılaşırsınız. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi piramidini hepiniz biliyorsunuzdur veya mutlaka duymuşsunuzdur. 

Piramidin üçüncü basamağında yer alan aidiyet ihtiyacıdır. Aidiyet ihtiyacı sevme-sevilme gibi duyguları ifade etmektedir. Aşık olmak da sevme ve sevilmeyi kapsadığına göre; aşk insanın yaşamı için gerekli mutlak bir ihtiyaçtır ve insanların her biri bu iç güdüyü barındırmaktadır. Görüldüğü gibi âşık olmak karar verilerek yapılan bir eylem değildir, vücudun hormonsal tepkisinin bir sonucu olarak da açıklanabilir.

Aşık Olduğumuzu Nasıl Anlarız?

Birine âşık olduğunuzu anlamanın fiziksel ve duygusal işaretleri vardır. Başınızı yastığa koyduğunuzda onu düşünmekten uykularınız kaçıyorsa, iştahınız kapanmışsa, onu gördüğünüzde ya da düşündüğünüzde kalp atışlarınız hızlanıyorsa, ansızın onu görme isteği duyuyorsanız, yanında olmaktan fazlasıyla keyif alıyorsanız, onu çok fazla özlüyorsanız, artık birilerinden bile kıskanmaya başlamış kimseyle paylaşamıyorsanız, âşık olabilirsiniz.

Aşık Olduğumuzda Neden Söylemiyoruz?

Bir insan âşık olmuşsa ve dile getiremiyorsa bunun belirli sebepleri olabilir; âşık olduğunun farkında olmaması, korkuyor olması, özgüveninin eksik olması, karşı tarafın olumsuz tepki vermesinden çekinmesi gibi… Aşık olmak ama söyleyememek toplumun büyük bir çoğunluğunda var olan bir durumdur. Çoğu insan âşık olduğunda bunu gizleme taraftarıdır. Yukarıdaki etkenler ortadan kaldırıldığında kişi kendini daha güçlü hissedecek ve rahatlıkla düşüncelerini dışa vurabilecektir. Reddedilebilirsiniz bu dünyanın sonu değildir elbette. Kendinizi hemen toparlayabilmeli, manik depresif ruh halinden çıkmalı ve bir gün başka birine âşık olduğunuzda bilinçaltınıza işlenen reddedilme korkusunu yenmeli, hislerinizi ifade etmekten çekinmemelisiniz. 

Aşık Olmak Ama Söyleyememek

Âşık olmak ama söyleyememekten öte, insan önce gerçekten aşık mı olduğunu yoksa sadece hoşlandığını mı bilmeli, ayırt etmelidir. Hoşlanıyorsunuz ama söyleyemiyorsanız ortada büyültülecek ciddi bir durum yoktur. Çünkü hoşlanmak geçicidir, âşık olmak ise sizi Leyla ya da Mecnun edebilecek kadar güçlü ve kalıcı bir sihirdir. Âşık olmak ama söyleyememek sizi hemen pes etmeye yöneltmesin, aynı ortamda bulunma imkanına sahip bir aşıksanız eğer ona içten ve hayranlıkla bakışlarınız mutlaka dikkatini çekecektir

Aşık Olduğunuzu Karşı Tarafa Söylemeden Nasıl Belli Edebilirsiniz?

Âşık olmak ama söyleyememek sizleri üzmesin aşkınızı söylemekten çekiniyorsanız bunu davranışlarınızla, bakışlarınızla, küçük bir içimden geldi hediyeleri ile de yavaş yavaş belli etmeye çalışabilirsiniz. Her insan aynı olmak zorunda değildir. Kimisi yazarak kendini daha iyi ifade eder, kimisi sözlü anlatımlarıyla. Madem söyleyemiyorsunuz o zaman yazın. 

Şairlerimizde aşklarını dizelere dökerek anlatmadılar mı zaten. Aşık olduğunuz insana ya da bizlere ulaşmasına da gerek yoktur yazdıklarınızın, aşkınızı kendinizden bile saklayacak kadar büyüttüyseniz içinizde, kağıtlara dökülen satırlar sizinle dertleşecek ve rahatlamanıza yardımcı olacaktır. Belki bir gün aşkınızı söyleme cesaretine ulaşırsanız o zaman yazdıklarınızı ona okursunuz, ne dersiniz? 

Her insan, mutlu olmanın yollarını arar durur ömrü boyunca. Bu mutluluk bulmanın yolları arasında, fıtratının da getirisi ile

Açık İlişkilerde Sınır İhlali

karşı cinse duyduğu sevgi ihtiyacı da söz konusu olur. Birinden hoşlanırsın, seversin ve zaman ile bağlanarak mutlu olmayı beklersin. Ta ki bunu beklerken insanoğlu, bazen bambaşka duygu karmaşaları içerisinde buluverir kendisini.

Her insanın fıtratından gelen farklı sevgi mertebeleri bulunur. Yani insan fıtratı gereği birçok şeye karşı sevgi duyar ve bunların tadı her biri için farklıdır bir sevgidir.

• Anne ve babaya olan sevgi, 
• Kardeşe ve abiye olan sevgi, 
• Yeğen, kuzenlere, akrabalara olan sevgi
• Evlada karşı sevgi, 
• Çiçeğe, böceğe, hayvana yani doğaya karşı sevgi vs. gibi

Bu örnekler çoğaltılabilir olsa da, buradaki konu karşı cinse olan sevgidir. İnsan karşı cinse dair de sevgi duyar ve bu sevgi yukarıda sayılan olağan sevgilerden biraz daha farklı ve şiddetli durumda olabilir. Dolayısı ile insan; sevecek birini bulduğunda, onu kaybetmemek adına bazen kendini kaybeder. Bu durum sonucunda ise saygınlık kalmaz ve artık manipüle edilmeye açık hale gelinmiştir. Ya da tam zıttı olarak, karşıdan alınan sevginin verdiği bir güç ile egolar devreye girmiş dolayısı ile fazla “ben” merkezli olunmuştur. Büyük umut ile başlayan bir ilişki, bir süre bu durumunu koruyarak sonrasında zaman aşımına uğrar ve içerisinde gerek kendine gerek karşıya olan saygınlığını yitirecek duruma dek gelebilir. Öyle ki ne kalabilirsin ne gidebilirsin ve bu aşamada da kendine dahi yabancılaşırsın.

Açık İlişki Nedir?

Partnerlerin kendi istekleri doğrultusunda;

• Birbirlerini kısıtlamaması
• Birbirlerini özgür bırakması
• Birbirlerine karşı saygı duyması
• Sadece duygusal ya da cinsel bir bağ ile bağlı kalınması

Açık İlişkilerde Sınır İhlali

Bu özelliklere göre bakıldığında gayet mantıklı gibi görünen Açık ilişki mantığının en can alıcı noktası ise şudur: “Birbirlerine olan saygının, başka biri ile duygu ya da cinsi olarak bağ kurmasına bile karışmamak ve bunu bir sorun görmemektir! “  Bu açıdan bakıldığında ise her şeye göz yummak konusuna dönüşür ve açık ilişkilerde sınır ihlali konusunu gündeme getirir.

Açık İlişkide Çizilen Sınırlar ve İhlali

İnsan kalamadığı ama sevgisinden ötürü gidemediği partnerinin, birçok hatasına karşı göz yumar hale gelir. Bu durumda artık açık ilişki haline dönebilir. 

Bir seçim olarak da açık ilişki özgürlüğünü tercih edenler bulunabilir. 

Taraflar, sınırları birlikte belirler ve uyarlar. Bahsedildiği üzere açık ilişki tamamen özgürlük üzere kurulmuş olup, taraflar açık ilişki sınırlarını da kendisi belirler. Dolayısı ile açık bir sınır belirleme ile beklentiler, karşılıklı olarak ne oldu ise onlara uyulmaması durumu da açık ilişkide sınır ihlali edilmesi demek olacaktır.